Hasan Akbaşİlişkiler ÜzerineYAŞAMYAZARLAR

Neden Kadınlar Kaçar, Erkekler Kovalar?

Neden evlenme teklifini erkekler yapar? Neden kız istemeye gidilir de, erkek istemeye gidilmez. Bu soruların hepsinin bilimsel cevapları var.

Konuya evrimsel psikoloji açıcısından bakacağız. Evrim teorisini, doğal seçilimi ve ebeveyn yatırımı kavramlarını biliyorsak konuyu daha kolay anlayabiliriz. İlk ikisini biliyoruz zaten .“Ebeveyn yatırımı “da basit olarak, yavruya harcanan zaman ve enerji ile yavruya yapılan harcamalardır denilebilir.

Doğal seçilim teorisinin anlamakta zorlandığı bir konu var; Tavus kuşları… Erkek tavus kuşlarının hayatta kalmaya hiçbir fayda sağlamayan, uzun, hantal, süper gösterişli kuyrukları var. Bu kuyruklar, onları yavaşlatmak ve dikkat çekmek suretiyle, doğal düşmanları olan yırtıcıların hedefi haline getirmesine rağmen, neden dökülmemiş ve varlığını sürdürmüştür?

Bu olayı Darwin, “cinsel seçilim yoluyla evrim teorisi” şeklinde açıklamıştır. Yani erkek tavus kuşu, dişilere cazip görünmeyi, hayatta kalmaya tercih etmiştir.

Doğanın ilk metro seksüel erkekleri erkek Tavus kuşlarıdır. Kadınıma çirkin görüneceğime, ölürüm daha iyi demektedirler.

Doğada erkek ve dişi sayıları kabaca eşittir. Bu durum çoğu zaman üremeye hazır dişilerle, üremek isteyen erkeklerin sayısının eşit olduğu anlamına gelir. Üreme için bir eşleşme olduğu zaman, bir erkekle bir dişinin eşleşme havuzundan (üremeye hazır toplam nüfus) bir süreliğine uzaklaşması gerekir. Tekrar bu çiftlerin üremeye hazır hale gelmesi için bir zaman geçmesi gerekir. Bu zamana  “bireyin üreme hızı“ denir. İşte burada, ebeveyn yatırımını ağırlıklı olarak hangi cinsin yaptığı çok önemlidir.

Ebeveyn yatırımı ağırlıklı olarak dişiler tarafından yapılır. Dişiler gebe kalmak, kuluçkaya yatmak, yumurtaların bakımından sorumlu olmak, yavrunun ilk yıllarda bakımını ve beslenmesini sağlamak gibi nedenler ile eşleşme havuzundan uzakta kalırlar. Ancak; erkeklerde durum böyle değildir. Erkek, cinsel birleşmeden 10 dk. sonra bile, yeniden eşleşme havuzuna dönebilmektedir. Yumurtası döllenmiş dişi, cinsel ilişkiye girse bile yeni bir döl verme kapasitesine sahip olmadığı gibi, yapılan çalışmalar göstermiştir ki, bu dişiler yeniden cinsel birleşmeye girmekte isteksiz davranmaktadırlar.

Bunların üzerine, erkeklerdeki dölleme kapasitesinin ömür boyu sürmesine rağmen, dişilerin bu yeteneklerini sadece belli bir yaşa kadar (menopoz) sürdürdüklerini de eklerseniz, eşleşme havuzunda erkek-dişi sayıları, erkekler lehine acımasızca değişmektedir. Bu da çok sayıda erkeğe karşılık az sayıda dişi demektir.

Bunun sonucu; hoş geldin rekabet..! Zavallı erkekler hemcinsleri ile korkunç bir rekabete girmek zorundadırlar, üstelik ölümüne rekabet. Belgesellerde gördüğümüz boynuzlarını kırmak pahasına kafa tokuşturan bizonlar, dağ keçileri, geyikler, birbirini parçalayan erkek aslanlar. Evet, hepsi sadece kadın için…

Çünkü dişiler (görece erkek çokluğu sebebiyle) daha seçicidirler. Erkekler de dişinin dikkatini çekmek zorundalar. Parlak tüyler, kabarık yele, çarpıcı bir kuyruk veya yuva yapabilme yeteneği gibi özellikler dışında, rakipleri daha kolay elemine edecek yüksek kas kapasitesi, büyük cüsse, agresif bir mizaç gibi özelliklere sahip olmak zorundalar.

Erkek beyni kadın beyninden yüzde 10 daha büyüktür. Fakat; bu büyüklük erkeği kadından daha zeki yapmaz. Yapılan araştırmalarda, erkek ve kadın zekaları arasında bir fark görülmemiştir. Ancak; erkekler arası rekabet daha güçlü olduğundan, eşleşme havuzunda daha az sayıda bulunan kadınları cezbetmek ve olası rakipleri ekarte edebilmek için, erkeğin daha fazla kur yapmaya ihtiyacı vardır. Bu nedenle erkek beyni biraz daha büyümek zorunda kalmıştır.

Eşleşme havuzunda buluşmuş ve üremeyi başarmış yeni yavru yapan birey, bu yavruya bakım sağlamak, dolayısıyla yeni eşleşme fırsatlarından vazgeçmek ile yavruyu kaderine bırakıp, yeni yavrular üretmeye çalışmak arasında bir ikilemle karşı karşıyadır. Yavruya verilebilecek ebeveyn yatırımı miktarı, erkek ile dişi arasında değişiklik gösterir. Örneğin; insanda eşleşmenin ardından, kadın için dokuz ay gebelik, doğumdan sonra emzirmek, yavruyu belli bir yaşa getirene kadar bakmak uzun bir süredir. Eğer çocuk hayatta kalamazsa, kadının yavruya yaptığı yatırımın boşa gitmesi bir yana, kadın bu süre zarfında yeni eşleşme fırsatlarını da kaçırmış olur.

Erkeğin önünde ise; başarılı bir döllenmenin ardından, kadına ve yavruya bakmak ve ömür boyu kaynak aktarmak ile kadını terk edip, yeni eş arayışlarına girmek arasında geniş bir yelpaze ve seçenek vardır.

İşte bu yüksek risk nedeniyle; kadın yani dişi, milyonlarca yıldır süren bu ilişkide, daha yüksek ebeveyn yatırımı yapması gerekeceğinden, eş seçiminde daha dikkatli ve seçici davranmaya sürüklenmektedir.

Erkekler de, eşleşme havuzunda görece az sayıda bulunan dişilerden daha yüksek pay almak için, kıran kırana bir mücadeleye girmek zorundadırlar. Hatta o kadar ki; Tavus kuşu örneğinde olduğu gibi gerekirse dişilere kendilerini beğendirmek için, yırtıcılara kendilerini kaptırmak pahasına …

İşte bu milyonlarca yıl süren evrimsel psikoloji nedeniyle; çiçekleri erkekler alacak, erkekler kadınlara kur yapacak, erkek istemeye değil, kız istemeye gidilecek.

Kısaca birkaç milyon yıl daha kadın kaçacak, erkek kovalayacak.

Hasan AKBAŞ

Yazar: hasakbas@gmail.com

Editör: objedergi@gmail.com

Kaynaklar:

1)Darwin ve sonrası: Stephen Jay Gould

2)Erkekler neden aşık olmaz : Stewen Carter

3)Cinsiyet içi rekabet ve kıskançlık : Doç.Dr Mert Teközel

4)Seks neden keyiflidir: Jared Diamond

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu