KÜLTÜR SANAT MAGAZİNSerbest YazılarÜmit Atalay EKMEKÇİYAZARLAR

İnsan Neden Sanat Üretir?

İnsan yaşayışı ve davranışı bilimleri ile uğraşanlar kendilerini çoğunlukla zorlu sorularla karşı karşıya bulur. Ruh, bilinç, özgür irade, yaratıcılık ve sanat gibi konular soru olarak sıklıkla kaşımıza çıkar.

İnsanın tarihini geriye doğru izlediğimizde, geçmişe doğru gittikçe, insanlara ait buluntular arasında zaman boşlukları büyür ve kesintiler artmaya başlar.

Binlerce yıl önce mağara duvarlarına çizilmiş resimler, amacı halen tam açık olmasa da, insan beyninin somut gerçekliğin ipuçları ile, hiç var olmayan soyut eserler üretebilme yeteneğinin, onu hayvanlardan ayıran ilk ve en önemli fark olarak karşımıza çıkmasına neden oluyor.

Elimizde, neredeyse 40.000 yıl öncesinde ortaya konulan mağara duvarı resimleri, henüz dünyada varlığı belli belirsiz bir düzeyde olan insanoğlunun, kendisinde olan derin “üretme” kapasitesini, nasıl karşı konulmaz ve zamana meydan okurcasına hayata geçirdiğini bize açıkça gösteriyor.

Peki, insanlıkla sanatı bu kadar ayrılmaz yapan, onu sanata bu derece bağlayan olgu nedir? Ve bugün; tüm buna rağmen… Dahası, bugün sanat neden bu kadar hayatımızdan uzak, hatta profesyonel bir mesleğe dönüşmüş, yahut bir şekilde öyle algılanır hale gelmiş durumdadır?

Sanatın zihnimizdeki ve yahut beynimizdeki kaynağı nedir ve işte en zor sorularımızdan birisi de budur?

Beynimiz

Bugün elimizdeki teknolojilerle sanatsal bir üretim yapan insanların beyinlerini görüntüleyebiliyor, kimyasal madde seviyelerini ölçebiliyor ve daha 20-30 yıl önce aklımıza hayalimize gelmeyecek nice tekniklerle beyinlerimizi izleyebiliyoruz.

Her gün yığınla biriken bilgilerimize rağmen, sanat ve benzeri “zor” sorulara dair çok fazla bir fikrimiz yok, bunu itiraf etmek gerek. Bence yakaladığımız çok önemli noktalar, bize kendimiz hakkında; her birimizde olan o derin iz ve öz hakkında ilginç ipuçları da fısıldıyor.

Beynimizi, diğer bize benzeyen memelilerden ve diğer evrimleşmiş canlılardan ayıran en önemli fark, özellikle ön kısmındaki bölgelerin ileri düzeyde gelişmiş olması. Alnımızın hemen altında kalan ön beyin lobu, diğer bütün canlılara göre bizde anormal oranlarda büyük.

Onun dışındaki kısımlar ise neredeyse, aynen diğer canlılarda gördüklerimize benziyor. Üst ve ön beynimiz o kadar büyük ki, sırf bu yüzden yavrularımızı bayağı erken doğurmak ve beynin gelişimi için doğum sonrasındaki ilk birkaç yılı beklememiz gerekiyor.

Buradaki ”ön lob kısmında olan” devrelerimizin arasında gezinen karmaşık sinirsel hesaplamalar üzerinden gerçekleşiyor. Bu devreler hasar gördüğünde, bu özelliklerin çoğunu yahut bir kısmını hayata geçiremeyen ”hasta insanlarla” da karşı karşıya kalıyoruz.

Şiir, roman, resim ve müzik gibi, duygularımızın anlatılabilir farklı biçimlerdeki ifadelerine hayat verebilmemizi sağlayan yeteneklerimiz, işte bu gelişmiş devrelerin henüz çözemediğimiz koordinasyon özellikleri sayesinde hayat buluyor.

Koordinasyon

Koordinasyon, yahut eşgüdüm, sanatsal zihni anlamada aslında çok önemli bir kavram. Beyinde bir sanat merkezi yok. Beyinde özel bir “sanat merkezi”, yahut insanlara doğuştan sanat yeteneği bahşeden özel bir “sanat çekirdeği” yok.

Sanat, belli bir bölgenin işlevi olmadığı gibi, yaşam boyunca beyinde ve zihinde biriktirilmiş olan tüm tecrübelerin hassasiyeti ve onun sonuçlarını, benzersiz ve tekrarlanamaz derecede karmaşık bir süreçler dizisiyle hayata geçirme sürecinde karşımıza çıkıyor.

Biz buna “kısa birikim” diyoruz… O birikim yoksa; sanat oluşturmak / sanatı anlayan veya algılayan da olamıyorsunuz.

Ama bu sizi yıldırmasın, çünkü hepimiz aslında farklı birikimlerden geliyoruz. Bu açıdan bakılınca, her insan bu devrelere sahip olduğundan, aslında hepimiz, değişik düzeylerde “sanatçı” olabilecek bir beyine sahibiz. Sadece nasıl kullanacağımızı çoğumuz bilmiyoruz.

Sanatı sadece üretmek değil, anlamak ve anlamlandırmak da insan düzeyinde gelişmiş bir beyin gerektiriyor.

Özetlersek

Sanat, bizi diğer beyni olan canlılardan ayıran belki de en önemli özelliğimiz. İnsan, yeryüzünde gezinmeye başladığı günlerden itibaren, etrafındaki dünyaya, kendi zihninde ürettiği sanatlı tasarımları üretmeye, çevresini böyle değiştirmeye başladı.

Yazar: Ümit Atalay Ekmekçi
İletişim İçin: umut_atalay_ekmekci@hotmail.com
Editör için: objedergi@gmail.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu