Harun DağlıSerbest YazılarYAŞAM

Saksağan Beyni; Babaannemin Bana Özel Yemeği

Hayat ilginç bir döngü gibi; çocuk yetiştirirken unuttuğumuzu sandığımız güzel hatıralar birer birer karşımıza çıkıp bizi şaşırtıyor. Bu bazen bir yemek yerken, çocuğumuza bir şeyler öğretirken, neyi niye yapmaması gerektiğini anlatırken birden zaman tünelinin içinden geçip çocukluğumuzda birilerinin bizi etkileyen şekliyle kendi küçüklüğümüze anlatırken ki o güne ve zamana götürüyor bizleri.

Babaannem kendine özgü tatlı bir kadındı, geçirdiği bir hastalıktan dolayı 80% oranında duyma yetisini kaybettiği için devamlı kulaklık kullanırdı. Zaman içinde kendini geliştirip kulaklık olmasa da çok iyi şekilde dudak okurdu.

Bir köyde doğup, büyümeme ve okul önünde satılan pamuk şeker harici kendimizin ya da komşularımızın yetiştirdiği doğal ürünleri yememize rağmen, her anne gibi çocuklarının daha doğal ve sağlıklı şeyler yemesi için etrafımızda dolanıp, bize daha çok meyve, sebze ve doğal ürünler yedirmeye çalışırdı.

Sanırım 8-10 yaşlarındaydım, babaannem bir gün beni yanına çağırdı. Oturma odamızın ortasında, namazlığını toparlamış, elinde hiç bırakmadığı tesbihi, yerde bağdaş kurmuş oturuyordu, bende gidip karşısına bağdaş kurup oturdum.

  • “Bugün seninle çok özel bir sırrı paylaşacağım” dedi.

“Biliyor musun, dünyadaki bütün üstün zekâlı insanların yediği özel bir yemek vardır. Bu sır gibi saklanan özel yemeği benim babam bana öğretti ve bende bu tarifi kullanarak senin de çok akıllı, zeki ve yetenekli olmanı sağlayabilirim” dedi.

Meraklanmıştım, “nasıl bir şeydir, tadı güzel midir acaba?”, diye düşünürken babaannem,

  • “Saksağan kuşunu bilir misin?” dedi.

Saksağanı duymama ve bilmeme rağmen hakkında çokta fazla fikrim yoktu.

Babaannem şöyle devam etti,

  • “Saksağan bizim bildiğimiz kuşların en akıllısıdır ve gelişmiş bir saksağan senin seviyende zekaya sahiptir; düşünebilir ve plan yapabilirler. İşlerini görmek için basit aletler yapıp bunu diğer hayvanlardan farklı olarak gelecek kuşaklara öğretebilirler.

Aynı bizler gibidir, ailelerine çok bağlıdırlar, korumak için ölebilirler ve ölülerine bizim gibi cenaze töreni düzenlerler. Gördükleri hiçbir şeyi unutmayan gelişmiş bir hafızaları vardır.” dedi.

  • “Babaanne, iyi güzelde bunun benime ne ilgisi var?” diye araya girdim.

Babaannem içinden okuyarak çevirdiği teşbihini durdurarak devam etti,

  • “Saksağanların beyni diğer kuşlara göre vücuduna oranla beyni en büyük olan kustur. Bu kuştan yararlanmak için yapılan yemeğin adi da Saksağan Beynidir” dedi.
  • “Nasıl yani kusun beynini mi yiyeceğim simdi?”

Babaannem bunun üzerine mutfağa gidip benim için hazırladığı özel yemeği getirdi, bulamaca benziyordu. İlk bakışta yoğurt, ceviz, koyu kırmızı renkli pekmezi fark ettim. Babaannem başladı açıklamaya,

  • “Gerçekten a güzel kuşu öldürüp beynini yemek yapacağımı düşünmedin değil mi?”
  • “E sen öyle deyince bende beyin sandım, Ayk! Ama buda çok karma karışık bir şey” dedim.
  • “Bak buradaki cevizler saksağanın beyni, koyu kırmızı pekmez damarlarında dolasan kan, koyu kaymaklı yoğurtta beynini koruyan yoğurttur. Şimdi fark etmesen de bu yemek hem zihnini, beynini ve vücut direncini arttırıp seni zeki ve hazır cevap yapacaktır. Hadi bir dene bakalım” dedi.

Biraz hikâyenin etkisi, biraz da tadı nedeniyle bu yemeğe bayıldım. Babaannem zaman içerisinde bu yemeğe çok sevdiğim vişne reçeli, tahin helvası, fındık ve üstüne gezdirilen balla çeşitlendirilen varyasyonlarıyla hep ilgimi çelecek hale getirmeyi başardı.

Böylece çocuk gelişiminde önemli olan besinleri sevdirip bana yedirmeyi bu ilginç ismiyle birlikte sağlamış oldu.

Geçenlerde gayri ihtiyari olarak oğlum Ege’ye ayni yemeği yaparken ve babaannemden öğrendiğim şekliyle açıklarken buldum kendimi.

Bizler şanslıydık, şimdiki çocukları maalesef ne kadar uğraşırsak uğraşalım organik ürünlerle yetiştirmek oldukça zor.

Birde bizler saksağanı biliyorduk ama Ege’ye önce o kusun ne olduğunu, neye benzediğini bilmediği için bana o ne demek ile başlayan ve ardı arkası kesilmeyen soruları sıralamaya başlayınca, benimde bu konuda biraz araştırma yapmam şart oldu.

İşte bu yazı da o araştırmanın sizlerle paylaşmaya değer olduğuna inandığım bölümleri.

Biliyor musunuz? Hayatımızda duyduğumuz ve sorgulamadığımız her atasözünün, deyimin, anane ve gelenek olarak adlandırılan davranışların hepsinin birer hikayesi var.

Halk hikayelerimiz gelenek, görenek ve hayat derslerini biraz abartarak, biraz efsaneleştirerek biraz da akılda kalıcı komik ya da absürt detaylar ekleyerek oluşturulan yazılı olmayan kültür hazineleridir.

Bizlerin görevi bu hikayeleri yaşatmak ve gelecek kuşakları bu hazineden mahrum bırakmamaktır.

Saksağan beyninin ne olduğuna gelmeden önce bu ilginç kuşun hem bizdeki hem de dünya folklorundaki yerine bir bakalım mı?

Saksağan Kuşuyla ilgili İlginç Bilgiler

Wikipedia ’ya göre Saksağan sözcüğü “sakız öten” sözcüğünden türetilmiştir ve buradan sakızgan sözü oluşmuş, bu sözcükten de evrilip, saksağan oluşmuş.

Uzun kuyruklu, çeşitli tüy renkleri olan vücutlarına oranla büyük bir beyni, çok güçlü gagası ve ayakları olan savunmacı bir kuş türüdür Saksağan. Maalesef hırsızlık ve ötücü kuş türlerini öldürmekle bağdaştırılan kötü bir ünü vardır. Aslında kedilerin kuş türlerine saksağandan daha fazla zarar verdiği araştırmalar sonucu ortaya çıkarılmasına rağmen bu kötü ünden kurtulamamışlar.

Dünyada yaklaşık 20 saksağan türü var ve bunlar kargalar, alakargalar ve kuzgunlarla yakın akrabadırlar.

Belirgin bir siyah-beyaz tüyleri ve uçuşta daha belirgin olan bir uzun kuyruğu vardır. Avrupa, Asya, Afrika ve Amerika’da bulunurlar. Ormanlık alanlarda ve bahçelerde yaşarlar. Hırslı, çok meraklı ve genellikle tek eşle bütün hayatları boyunca yaşayan, yürüyüşüyle efelenir gibi dolaşan bir kuş türünden bahsediyoruz.

Yaşadıkları her kültürde insanlar onlara özel güçler yüklemişler; genellikle kötü şansın habercisi olduğuna inanılmış, sadece Cin ve Kore de ise hava durumunu kontrol ettikleri ve iyi şans getirdiklerine inanılıyor.

Bu zeki kuşların bazı inanılmaz özellikleri de şöyle sıralanabilir;

  • Saksağan türlerinin bazıları ortalama 7 yaşındaki çocukla aynı zekaya sahiptir.
  • Kuşlar arasında kendini aynada tanıyan tek kuş türü Avrupa saksağanıdır.
  • Görsel hafızaları çok gelişmiştir, insan ve hayvan yüzlerini unutmazlar.
  • Beyin yapıları nedeniyle yaşadıkları en önemli problem her yeni bilgi öğrendiklerinde eski bilgileri hatırlamakta ve bilmekte zorlanırlar.
  • Yeni öğrendikleri bilgileri nesilden nesle aktarma yeteneğine sahiptirler ve çok karmaşık dil yetenekleriyle aynı biz insanlar gibi iletişim kurarlar.
  • İşlerini görmek ve yiyeceklere ulaşabilmek için basit aletler yapabilirler.
  • İnsanla kıyaslanamasa da geleceğe dair planlar yapabilir ve düşünebilirler.
  • Saksağanlar sosyal ve savunmacı kuşlardır, eşlerini, ailelerini, yavrularını ve bölgelerini korumak için ellerinden geleni yaparlar.
  • Ölüleri için ritüel seklinde cenaze töreni yaparlar.
  • Eğer aralarından birini öldürenin, zarar verenin veya yakalayanın kim olduğunu bulurlarsa ondan intikam almak isteyeceklerdir. Bunu yapan bir kedi, insan ya da herhangi bir yırtıcı hayvansa onu rahat bırakmazlar; yüzleri, vücut özelliklerini akılda tutup, her gördüklerinde alarm çağrısıyla onu rahatsız ederler. Yapabilirlerse vurup kaçabilirler.
  • Kendilerini besleyen, koruyan insanlara teşekkür etmek ve sevgisini gösterebilmek için hediye getirirler.
  • Çok sık banyo yapmayı seven ve yemek yedikten sonra gagasını silen hatta yediği leşi, çöpü, böceği dahası bulduğu her yiyeceği bile suda yıkayan bir kuş türüdür.

Babaannemin hikayesine dönecek olursak bana sağlıklı bir şeyler yedirebilmenin yolu olduğunu düşündüğüm bu yemeği hazırladığında bana, “Sana Saksağan beyni yaptım” diye seslenirdi.

Peki Saksağan beyni nedir ve nasıl yapılır?

Babaannemin tarifi genellikle eşit oranda yoğurt ve üzüm pekmezinin karışımından oluşmakla beraber bazen en çok sevdiğim vişne reçeliyle yoğurdu karıştırarak yapılır. Çok basit ama besleyici değeri oldukça yüksektir.

Bu basit yemeğe her yörede değişik isimler vermişiz; Gaziantep’te bu ikiliye Fakı Beyni, denirken, Ankara’da ve yurdun birçok köşesinde aldığı isim: Karga Beyni, Kastamonu’da Sasak ve genelde Ege bölgesinde de benimde bildiğim sekliyle Saksağan Beyni olarak adlandırılıyor.

Eğer kendinizi daha maceracı hissediyorsanız; 1 paket tahin helvası ile 2 yemek kaşığı yoğurdu aldığı kadar limon suyu da ekleyerek karıştırıp üstüne ellişer gram kırılmış ceviz, fındık ve üstlerine bal dökerek daha sofistike hale de getirebilirsiniz.

Şimdi benim kişisel hikayemi, bu inanılmaz kuşun özelliklerini ve sır (!) gibi saklanan Saksağan beyninin tarifini de öğrendiğinize göre; bu özel yemeği yapıp çocuklarınıza tattırmak ve hikâyenin yaşamasını sağlamak size kalıyor.

Hadi bakalım, kendinize bir iyilik yapıp içinizdeki hikayeciyi uyandırın, kültüre sahip çıkmak boş sözlerle değil, ona sahip çıkıp gelecek kuşaklara aktarmakla mümkün!

Sevgiyle ve sağlıkla kalın.

Harun Dagli

Yazar: contact@speak2impress.com

Editör: editor@objedergi.com

Yazarın Web Sitesi: www.speak2impress.com

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu